6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Konsolide metin

6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Konsolide metin

(4) Hukuk, yayıncılık, yönetim ve finans ile iletişim teknolojileri alanlarında ihtiyaca göre sayıları beşi geçmemek üzere başkanlık müşaviri görevlendirilebilir. (1) Yayın lisans ücreti birinci taksiti lisans belgesinin verilmesinden önce ödenmek koşuluyla kalan taksitler takip eden her yılın Şubat ayının son gününe kadar ödenecek şekilde on eşit taksitte; yayın iletim yetkilendirme ücreti, yetki belgesinin verilmesini müteakip altı ay içinde eşit taksitlerle alınır. Ö) Engellilerin ve yaşlıların yayın hizmetlerine ve yeni teknolojilere erişimini kolaylaştırmak amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını teşvik etmek. L) Yayın hizmetleri alanında hazırlanan mevzuat taslakları hakkında görüş bildirmek. (7) Yayın lisansının verilmesi için gerekli şartlara uygunluğunu hile ile elde ettiği tespit edilen kuruluşun yayın lisansı iptal edilir. Yayın lisansı iptal edilmiş olan kuruluştan alınmış olan yayın lisans bedeli ile kanal ve frekans yıllık kullanım bedeli iade edilmez. (2) Münhasır yayın hakkına konu olaylara erişim hakkı talep eden diğer televizyon yayıncılarına, kısa gösterimleri serbest bir biçimde seçme hakkı tanınır.

Sonuç olarak, 5651 sayılı Kanunun 9. Maddesinde yer alaniçeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi uygulamaları öngörülebilirlikkoşulunu taşımaması ve ifade ve basın özgürlüklerine yönelik keyfi müdahalelerekarşı güvence içermemesi dolayısıyla kanun niteliğinde olmaması ve bu kanun kapsamındaAnayasa Mahkemesi tarafından belirtilen Prima Facie testinin hakimliklertarafından uygulanmaması sistematik hak ihlallerine neden olmaktadır. Bubakımdan sistematik hak ihlaline neden olan iptali istenen kurallar, Anayasanın13, 26, 28. Mesela ABD’de yer alan bir içerik sağlayıcı sitenin yersağlayıcısının Kanada’da yerleşik bir şirket olduğunu varsayalım. Söz konususitede müstehcen görüntülere yer verdiği veya PinUp oynatıldığı gerekçesiyleBTK başkanı tarafından içeriğin çıkarılmasına karar verildiğinde bu kararın ikiülkedeki yükümlülere tebliği ve içeriğin çıkarılmaması halinde de idari paracezası verilmesi gerekmektedir ki bu oldukça absürd bir durumdur. Anayasanın 6.maddesine göre hiçbir organ Anayasadan kaynaklanmayan bir yetki kullanamaz.Türkiye’nin egemenlik alanıyla hiçbir ilgisi olmayan kişilere yönelik yetkikullanılmasını öngören kural açıkça Anayasanın 6. Yapılan değişiklikler pek çok bakımdan anayasaya aykırılıkoluşturmaktadır. Öncelikle hem bir koruma tedbiri hem de idari tedbir olarakerişime engellemenin yanı sıra içeriğin çıkarılması tedbirinin uygulanmasıyetkisi getirilmiştir.

Bu nedenle dördüncü fıkrada yer alan “içeriğin çıkarılmasıve/veya” ibaresi başta Anayasanın 2. Maddeleri olmak üzere 22, 26 ve 48.maddelerine de aykırıdır. Maddede öngörülen temel hak ve özgürlüklerin “kanun”lasınırlanması ölçütüne göre bir düzenlemenin yalnızca şeklî anlamda değil maddianlamda da kanun şartlarını taşıması gerekir\. Canlı www.pusulaistanbul.com oyunlarıyla gerçek bir pinup giriş deneyimi yaşa. pin up yeni adres \. Temel hak ve özgürlüklere ilişkinsınırlamaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyiengelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemliunsurlarından biridir. Maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelikmüdahalelerin ölçülü olması zorunludur. Ölçülülük ilkesinin üç alt ilkesi bulunmaktadır.Bunlar, elverişlilik, gereklilik ve orantılılıktır. (1) 8 inci maddede belirtilen yayın ilkeleri ile bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticarî iletişimi düzenleyen hükümleri, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu yayınları hakkında da uygulanır. (10) Üst Kurul personelinin görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre yapılır ve bunlar hakkında soruşturma izni Başkan tarafından verilir. (5) Bu Kanun ile Üst Kurula verilen görevlerin gerektirdiği aslî ve sürekli görev ve hizmetler, Üst Kurul uzmanları ile Üst Kurul uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli ve idarî personel eliyle yürütülür.

  • Maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen sınırlama sebeplerine uygun olaraköngörüldüğü, dolayısıyla anayasal olarak meşru bir amaca dayandığıanlaşılmaktadır.
  • Ancak bu koruma halihazırda 5651 sayılı Kanun’un 9.
  • Açıklanan nedenlerle iptali istenen kurallar Anayasanın 2., 6.,13., 20., 22., 26., 28., 38.

MADDE 3- (1) İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları,yönetmelikle belirlenen esas ve usûller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerinikendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde vegüncel olarak bulundurmakla yükümlüdür. Anayasal gereklereuymadan kabul edilen ve iptal edilmesi gereken bir kuralın uygulanması halindetelafisi imkânsız zararların doğacağı açıktır. O kadar ki; iptali istenenkurallar, demokratik hukuk devletinin esasını ortadan kaldıracaktır. Veri yerelleştirilmesi ekonomik büyüme açısından da risklidir.Özellikle bilişim sektörünün ülke ekonomisine, istihdamına ve gayrisafi millihasılasına yapacağı katkı göz önünde tutulduğunda devletlerin kenditopraklarında faaliyet gösteren şirketlere veri yerelleştirilmesi zorunluluğunugetirmesi ekonomik büyüme potansiyeline sekte vuracaktır. Nitekim böyle birveri yerelleştirme zorunluluğu serbest ticaret kurallarına da aykırılık teşkiledebilecektir. Bilindiği üzere Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye arasındaticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması hedefi bulunmakta olup, yabancıyatırımcının Türkiye’de böyle bir yatırıma zorlanması ülkemizin uluslararasıticaret ve ekonomi politikalarına yönelik imajını zedeleyecektir. Yukarıda belirtildiği gibi Anayasa mahkemesi tarafındanbelirlenen ilkelerden hiç birine yer vermeyen, herhangi bir denge testiiçermeyen ve keyfi bir şekilde siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen her türlühaberin silinmesini ve “gerçeğin” yeniden ve tek yanlı olarak tanımlanmasınaolanak sağlamak üzere düzenlendiği anlaşılan 5651 sayılı Kanun’un 9. Maddesine eklenenonuncu fıkra ilişkilendirilmemeye dayanak teşkil edecek kriterlerin ortayakoyulmamış olması sebebi ile Anayasa’nın 2., 13., 26., 27., 28., ve 40.maddelerine aykırıdır.

Gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan toplumsalgereksinimleri yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek içinidareye değişik alanlarda yaptırım uygulama yetkileri tanınmasınınsonuçlarından biri olan idari para cezaları, kabahat sayılan eyleminişlenmesini önlemeye yönelik hem caydırıcılık fonksiyonu görmekte hem dekamusal zararın giderilmesini sağlamaktadır. Bu çerçevede yer sağlayıcılarayükümlülüklerini yerine getirmedikleri takdirde yüz bin Türk lirasından birmilyon Türk lirasına kadar idari para cezası uygulanmasına imkân tanınmaması suretiyleöngörülen caydırıcılığın, yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlama amacınaulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez. Maddesi uyarınca sınırlamanın ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesigerekir. Anayasa’nın anılan maddesinde güvence altına alınan ölçülülükilkesi ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmaküzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanınulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilikulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını diğer birifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını,orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaçarasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir. Kuralın atıfta bulunduğu (3) numaralı fıkrada yeralan benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler kavramından kastedileninde kuralda sayılan internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IPadresi gibi internetten belirlenebilecek hususlar olduğu açıktır. Buaçıklamalar bağlamında kuralın temel hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlanmasıgerektiğine ilişkin anayasal ilkeye aykırı bir yönünün bulunduğu söylenemez.

F) Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yerleşik olmayan, ancak Türkiye Cumhuriyeti yargı yetkisi altında bulunan medya hizmet sağlayıcılarının yayın hizmetlerinin bu Kanun hükümlerine ve Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası andlaşmalara uygunluğunu gözetmek, gerekli hâllerde diğer devletlerin yetkili kurum ve kuruluşlarıyla işbirliği yapmak. (3) 25 inci maddeye uygun olarak yayın kayıtlarını bir yıl süreyle muhafaza etmeyen veya Üst Kurulca ya da Cumhuriyet başsavcılığınca istenmesine rağmen, süresi içerisinde ve aslına uygun olarak teslim etmeyen özel medya hizmet sağlayıcı kuruluş sorumlu müdürü bin günden beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır. (1) Üst Kuruldan yayın lisansı almadan veya yayınları Üst Kurul tarafından geçici olarak durdurulmasına ya da yayın lisansı iptal edilmesine rağmen yayın yapan gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürü, bir yıldan iki yıla kadar hapis ve bin günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Tüzel kişiler hakkında ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 60 ıncı maddesindeki güvenlik tedbirleri uygulanır. İzinsiz olarak faaliyetine devam eden yayın cihaz ve tesisleri Üst Kurulca mühürlenerek kapatılır. (3) Hisse devri, şirket devri ve birleşme işlemleri sonucunda oluşacak şirket yapısında bu Kanunda öngörülen hususlara aykırılık bulunması hâlinde, Üst Kurulun doksan günü geçmemek üzere vereceği süre içinde bu aykırılığın giderilmesi zorunludur. Aksi hâlde ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşların yayın lisansı iptal edilir. Maddenin beşinci fıkrasında Türkiye’den günlük erişimi bir milyondanfazla olan yurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının,Türkiye’deki kullanıcıların verilerini Türkiye’de barındırma yönünde gereklitedbirleri alacağı hüküm altına alınmıştır. Kural ile öngörülen müdahale, yalnızca yükümlülük sahibi sosyalağ sağlayıcının değil, onunla ilişki içerisinde bulunan reklam vererek ticarihayatını devam ettiren özel teşebbüslerin de çalışma ve sözleşme hakkınızedelemekten öte ortadan kaldırmakta, hizmet sunmaktan, ticaret yapmaktan,kazanmaktan, maddi ve manevi bütünlüğünü geliştirme ve koruma haklarındanyoksun bırakmaktadır. Bu açık bir şekilde hakkın özüne dokunan bir müdahaledir.Çağdaş demokrasiler, demokratik hukuk devletlerinde hak ve özgürlüklerin engeniş şekilde sağlanıp güvence altına alındığı rejimler ise, haklara müdahaleeden kuralların anılan nitelemeye uygun biçimde dar yorumundan kaçınarakdeğerlendirilmesi gerekir.

Maddesinde güvence altına alınanbilim ve sanat özgürlüğü, 28. Maddesinde güvence altına alınan basınözgürlüğüne ölçüsüzce müdahale edilmesine imkân verdiğini göstermektedir veAnayasanın bu maddelerine aykırıdır. İhtilaflı kural sonucunda, yeterli kapsam ve ivedilikte hukukideğerlendirme imkanları olamayacak şirketlerin ağır yaptırım riskinden kaçınmakiçin ifade özgürlüğünü sansürleyen mekanizmalara dönüşecekleri açıktır. Maddesine aykırı olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Raportör çıkarılması isteneniçeriğin hukuka aykırılığının büyük ölçüde dile getirildiği bağlamla ilişkiliolduğunu ve platformların bu bağlamı değerlendirme pozisyonunda bulunmadığınadikkat çekmiştir.

Ancak bu tespitin nasıl yapılacağı konusundayasada bir açıklık bulunmamaktadır. Bu belirsizlik hangi platformların yasayave yasada öngörülen yükümlülüklere ve yaptırımlara tabi olduğu konusundaöngörülemezlik yaratmakta ve idareye keyfi davranma imkânı tanımaktadır. Günümüzde sosyal medya olarak da ifade edilen internet siteleridünyadaki tüm kullanıcıların bir arada iletişime geçebildiği ve haberleşme sağladıklarıbir mecra hâline gelmiştir. İçerik yönetimine ilişkin düzenlemelerde kurulması gerekenmenfaat dengesinin önemini Avrupa’da yaşanan bu mevzuat gelişmeleri ortayakoymaktadır. Bu gelişmeler internete erişim, ifade özgürlüğü, haberleşmeözgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı etkisi yoğun olan birdüzenlemenin etki analizi yapılmaksızın hızla kabulü sonrasında çeşitlisorunların doğabileceğinin somut örnekleridir. 2012 yılının başlarında Avrupa Komisyonu’nun adalet, temelhaklar ve vatandaşlıktan sorumlu üyesi Viviane Reding tarafından yapılanaçıklama ile gündeme gelen unutulma hakkı, özel hayatın gizliliği ve kişiselverilerin korunması hususunda dikkat çeken “yeni” bir hak olarak tartışılmış vekişisel verilerin korunması kapsamında ele alınarak günümüzde çeşitli hukukimetinlerde kendisine yer bulmuştur. Bu alanda unutulma hakkı, kişisel verilerinsilinmesini talep hakkı ve listelenmeme hakkı özelindeki ayrımlara dikkatçekmek gerekmektedir. Maddenin gerekçesinde kişilik haklarının daha etkin korunmasıamacıyla kişilik haklarını ihlal eden içeriklerle hakları ihlal edilenkişilerin adının ilişkilendirilmemesine olanak sağlama amacıyla düzenlemeyapıldığı belirtilmiş ve gerek Adalet Komisyonu gerekse TBMM Genel Kurulu’nunkanun tasarısı metni üzerinde gerçekleştirdiği görüşmeler sırasında sıklıkla “UnutulmaHakkı’na” atıfta bulunulmuştur. Öncelikle, kişilik hakları kavramının içeriği belirli değildir.Hangi kişilik haklarının bu kapsamda olduğu konusunda açıklık bulunmamaktadır.Mesela, Türk hukukunda özel hayatın gizliliği hakkı kişilik hakları arasındakabul edilmektedir ancak 5651 sayılı Kanunun 9/A maddesinde bu hakkın korunmasıayrıca düzenlenmiştir. Dolayısıyla somut olarak hangi hakların 9. Maddekapsamına girdiği konusunda açıklık bulunmamaktadır.

Buçalışmalar sonucunda tasarı ancak Mayıs 2020’de meclis tarafındanonaylanmıştır. Söz konusu yasaya Avrupa Komisyonu, diğer üye devletler veFransız halkı tepki göstermiştir. İfade özgürlüğü ve platformlara getirmişolduğu yükümlülükler bakımından yoğun bir şekilde kamuoyunda eleştirilendüzenlemenin katı hükümleri Fransa Anayasa Konseyi tarafından iptal edilmiştir. Alman NetzDG uygulamasında, platformlara kullanıcılarınkimliğini açıklama yükümlülüğü, hukuka aykırı içerik dolayısıyla açılan hukukdavası kapsamında getirilmiştir ve bu bilginin açıklanmasına ancak mahkemekarar verebilir. İlk olarak, Anayasa Mahkemesi, erişime engellemenin cezai ya daidari bir yaptırım değil, geçici tedbir niteliği taşıdığını belirtmiştir. AncakMahkemenin bu tespitinin yukarıda belirtilen belirsizliği ortadan kaldırdığınısöylemek mümkün değildir. Zira bu tespiti hayata geçirecek mekanizmalar yasadabulunmamaktadır. Erişim engellemenin geçici tedbir niteliğinde olabilmesi içinbu karardan sonra mutlaka bir hukuk davası ya da ceza soruşturmasının açılmasıve içeriğe ilişkin esastan bir karar verilmesi gerekir. Oysa mevcut düzenlemeve uygulamada böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Verilen erişime engellemekararları kesin hüküm olarak değerlendirilmekte ve ilelebet yürürlüktekalmaktadır.

Dolayısıyla burada suçisnadında bulunma yetkisi yargı organı dışında yürütme erki içinde yer alan birbirime verilmiştir. Bu husus kuvvetler ayrılığı ilkesiyle açık bir şekildeçeliştiğinden Anayasa’nın 2. Maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesive 9. Maddesinde vücut bulan yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelercekullanılacağı hükümleriyle bağdaşmamaktadır. Maddelerine aykırıolduğu ileri sürülmüştür. (4) Türkiye’den günlük erişimi bir milyondan fazla olanyurt içi veya yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı, kendisine bildirileniçeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasınave üçüncü fıkra kapsamındaki başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorikbilgileri içeren Türkçe hazırlanmış raporları altı aylık dönemlerle Kurumabildirir. Üçüncü fıkra kapsamındaki başvurulara ilişkin rapor, kişiselverilerden arındırılmak suretiyle sosyal ağ sağlayıcının kendi internetsitesinde de yayınlanır.


Comments

发表回复

您的电子邮箱地址不会被公开。 必填项已用 * 标注